AB’nin yeni yöneticileri, haklarındaki yolsuzluk iddialarıyla dikkati çekiyor
6 mins read

AB’nin yeni yöneticileri, haklarındaki yolsuzluk iddialarıyla dikkati çekiyor

AB liderleri, 27 Haziran’da düzenlenen zirve toplantısında Birliğin idari kurumlarını gelecek 5 yıl yönetecek isimleri belirledi. Üye ülkelerin lider düzeyinde doğrudan temsil edildiği AB Konseyi’nin başkanı olarak Portekiz’in eski başbakanı Antonio Costa seçildi.

Liderler, yürütme organı Komisyon’un başına bir dönem daha Alman siyasetçi Ursula von der Leyen‘i ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliğine Estonya Başbakanı Kaja Kallas‘ı önerdi.

Von der Leyen ve Kallas’ın Avrupa Parlamentosu’nda güven oyu alması gerekecek.

Her üç liderin isimlerinin farklı yolsuzluk iddialarına konu olması ise dikkati çekti.

URSULA VON DER LEYEN

AB Komisyonu, 2020 yılından itibaren Kovid-19 salgınıyla mücadelede bazı ilaç ve aşı üreticilerinden yüksek miktarlarda aşı temin etti. Komisyon, Kovid-19 aşı temini için en yüklü sözleşmesini Amerikan şirketi Pfizer ile yaptı.

AB’nin Pfizer ile 1,8 milyar doz aşı için 35 milyar avroluk anlaşmaları oldu. Sözleşmelerin tam bedeli ticari sır olduğu gerekçesiyle resmen açıklanmadı.

Aşı temin görüşmeleri sırasında AB Komisyonu Başkanı von der Leyen ile Pfizer CEO’su Albert Bourla arasındaki telefon mesajlaşmaları Alman siyasetçi von der Leyen hakkındaki iddiaların başlangıcını oluşturdu. Mesajların içeriğini açıklaması için AB yönetimine çağrılar yapıldı ancak AB yönetimi, bu mesajlaşmaları kamuoyuyla paylaşmayı reddetti.

AB Komisyonu yetkilileri, Komisyon Başkanı ve üyelerinin telefon mesajlaşmalarının saklanmasını gerektiren bir kural bulunmadığını, bunun yerine yalnızca belgelerin saklanmasının gerektiğini savundu. Bu durumdan rahatsız olan ve AB’de lobi faaliyetleri yürüten Belçikalı Frederic Baldan, geçen yıl von der Leyen’i Pfizer şirketi ile aşı temini için yaptığı anlaşmalardaki “kötü yönetimi” gerekçesiyle dava etti.

Von der Leyen hakkında, Pfizer şirketi ile Kovid-19 aşısı temini için yapılan anlaşmalarda “görevi ve unvanı kötüye kullanmak” gibi çeşitli suçlamalarla dava açıldı. Liege savcılığına yapılan suç duyurusu sonucunda açılan davanın duruşması 17 Mayıs’ta görüldü.

Mahkeme, tarafların öncelikle Avrupa Kamu Savcılığı Ofisinin (EPPO) bu dosyadaki yetkisinin belirlenmesi gibi çeşitli teknik alanların açıklığa kavuşturulabilmesi için davayı 6 Aralık’a erteleme kararı aldı. Zaman içerisinde hukuki sürece başka şikayetçiler de dahil oldu.

Bu süreçte von der Leyen’in Pfizer CEO’su Bourla ile iletişim kayıtlarının incelenmesini istendi, “görevi ve unvanı kötüye kullanma”, “kamuya ait belgeleri yok etme” gibi iddialar da gündeme geldi.

Aynı zamanda, AB’nin bütçesine yönelik suçlarla ilgili cezai soruşturma ve kovuşturmalardan sorumlu savcılık makamı Avrupa Kamu Savcılığı Ofisi (EPPO), AB Komisyonu’nun ilaç firmalarından milyarlarca avroluk Kovid-19 aşısı alımı hakkında soruşturma başlattı.

EPPO, aşı satın alınmasının AB’nin mali çıkarlarını ilgilendiren bir konu olduğunu ve soruşturmayı yürütmenin kendi yetkisinde olduğunu savunuyor. Bu dosya konusunda hukuki süreç devam ediyor.

ANTONIO COSTA

Portekizli sosyalist siyasetçi Costa, 30 Ocak 2022’de yapılan genel seçimlerde meclis çoğunluğunu elde ederek tek başına iktidara geldi.

“Yolsuzluk, yalan söyleme ve görevini kötüye kullanma” suçlamaları yöneltilen Costa, hakkında açılan soruşturma nedeniyle 7 Kasım 2023’te istifa etti.

Hakkındaki suçlamaları reddeden ve hiçbir yolsuzluğa karışmadığını savunan Costa, istifa açıklamasında “8 yıldır görevde olduğu başbakanlığı boyunca kendisini her şeyiyle Portekiz’e ve Portekizlilere hizmet etmeye adadığını” söyledi.

Yüksek Mahkeme tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, 7 Kasım sabahı başkent Lizbon’daki Başbakanlık Ofisi dahil 42 yere baskın yapılırken, Costa’nın Özel Kalem Müdürü Vitor Escaria ile çok yakın arkadaşı olan iş insanı Diogo Lacerda Machado gözaltına alındı.

Antonio Costa ve bazı kabine üyelerini suçlama altında bırakan soruşturmanın, ülkenin kuzeyindeki Romano ve Barroso madenlerinde lityum çıkarma ve Sines’teki yeşil hidrojen üretim tesisi projesiyle ilgili olduğu belirtiliyor. Costa’nın henüz doğrudan suçlu konumunda yer almadığı dosyaya ilişkin soruşturma devam ediyor.

KAJA KALLAS

2021’den bu yana Estonya Başbakanı olan Kaja Kallas’ın adının yolsuzlukla anılmasına neden olan iddialar ise eşi Arvo Hallik’in faaliyetlerinden kaynaklanıyor.

Kallas’ın AB’nin Rusya’ya sert ekonomik kısıtlamalarının savunucusu ve Rusya karşıtlığıyla bilinmesine rağmen eşi Hallik’in Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşa ve AB’nin yaptırımlarına rağmen bu ülke ile iş ilişkilerini sürdürdüğü iddia ediliyor.

Estonya Cumhurbaşkanı Alar Karis’in “devletin güvenilirliğini sorgulattı” nitelemesinde bulunduğu iddialar, Hallik’in kısmen sahip olduğu Stark Logistics şirketiyle ilgili. Bu şirketin, başka bir Estonyalı şirket olan Metaprint’e Rusya’da ticaret yapması için aracılık ettiği öne sürülüyor.

Estonya basınında çıkan haberlere göre Metaprint, Ukrayna savaşının başladığı Şubat 2022 ile Kasım 2022 arasında Rusya’ya 17 milyon avro değerinde mal sattı. Kallas, eşinin şirketine 350 bin avro tutarında kredi sağladı ve Metaprint’e birkaç kez ziyarette bulundu.

Eşinin işleriyle hiçbir ilgisinin olmadığını belirten Kallas ise “Eşim ve ben asla evde iş konuşmayız” demekle yetindi.

İddialar, Estonya’nın Rusya karşısında Ukrayna’ya hararetli desteği, Kallas’ın Kremlin’e karşı sert yaptırımları savunması ve AB’yi Rusya’ya olan enerji bağımlılığından kurtarma çağrısıyla tezat oluşturuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir